Bir gece vakti uykumun kaçmasıyla TV'de
3 Adam programında rastgeldim
Hasan Söylemez'e. Olimpos'ta yaşadığı bir anıyı anlatıyordu. Evinin içine çadır kuran bir münzevinin hikayesini :) Dikkatimi çekti sohbet. Sonra yarın kitabımın imza günü var adı da
Hayata Yolculuk falan diye anlatınca bu kitabı merak ettim.
 |
Bir çırpıda okunacak bir kitap |
Merakımın ana nedeni bisikletle yapılan bir Türkiye gezisini anlatmasıydı. Yazar bu kitapta öyle şurada kalınır burada yemek yenilir vs. anlatmıyorum Anadolu insanını anlatıyorum diyordu. Türkiye'nin bütün bölgelerine uğrayan bu gezginin gözlemlerini okumak hem de desteklemek amacıyla bu kitabı almaya karar verdim. Yazarın ismini programda duymamıştım, ilk defa yazarının adını bilmediğim bir kitabı almak için kitapçıya girdim direkt yeni çıkanlar kısmına göz attım ve kitabı aldım. Öğleyin başladığım kitabı bir oturuşta değil ama iki oturuşta gün biterken bitirdim.
Kitabı severek ve merakla okudum. Kitapta Anadolu'nun her bölgesinin birbirinden ne denli farklı olduğuna bir kez de Hasan Söylemez'den dinledim.
Doğu Anadolu bölgesinin gözden olduğu gibi gönülden de ırak tutulmasına ve 'gitme ölürsün' telkinlerine bir kere daha kızdım.
İnsanların kapılarına gelen misafire yaklaşımlarının bölgeden bölgeye nasıl değiştiğini tam da tahmin ettiğim gibi diyerek okudum. Yazarın başına gelen kötü olaylara şaşırmadım. Yazar bir tarafta Halil İbrahim sofrasında ağırlanırken bir tarafta bir kuru ekmeğin esirgendiğini anlatıyor kitabında.
Kitapta yazar Ege ve Trakya'da yaşadıklarını pas geçmiş oysa oraları da Karadeniz'de yaşadıkları gibi anlatsaydı Türkiye mozaiğini bize tam olarak gösterebilmesi adına daha güzel bir kitap olurdu.
Kitabı okurken birkaç filmi anımsadım.
Into the Wild filminden
burada bahsetmiştim. Yazarın yolculuğa başlayışını okumaya başladığımda direkt McCandless geldi aklıma…Belki yazarın bisikletle yaptığı geziyi beş parasız yapması dışında fazla benzerlikleri yok.
Bir de Afganistan'da var olan bir geleneği öğrendiğim
Lone Survivor (Son Kalan) filmi geldi aklıma . Film'de amerikalı asker Taliban'dan kaçarken bir Afgan köyüne sığınıyor. Afgan geleneklerine göre bir Afgan kendisine sığınan bir misafiri canı pahasına olsa da korurmuş. Bu gelenekten çok etkilenmiştim. Kitabı okurken bu geleneğin Şırnak'ta da olduğunu öğreniyorum.
İlham verici bir gezi olmuş. Gezmeyi, gözlem yapmayı seven özgür ruhlara iyi gelecek bir kitap.